Herkes onun dokuz canlı olduğunu söyler. Gerçekten de kedi dostlarımız, ileri yaşın getirdiği güçlüklerle, köpeklere göre daha kolay baş ediyor görünüyorlar. Bu neye bağlı? Herhalde, bedenlerinin besinlere daha kolay uyum sağlayabilmesine. İşte burada, kedi dostunuzun daha iyi ve daha uzun yaşayabilmesi için birkaç öneri:
Gerçekten kediler, köpeklere göre daha mı uzun yaşıyorlar? Kedi ve köpek sahiplerine, hayvanlarının yaşını sorduk, ancak köpek sahiplerinden az yanıt geldi. Yine de elde edilen bilgilere göre köpeklerin ortalama yaşam süresi 12-13 yıl, kedilerinki ise 14 yıl idi. Yapılan son araştırmalara göre, insanlarda olduğu gibi, ev hayvanlarımızın da yaşam süreleri uzuyor, böylelikle bazı köpekler son derece sağlıklı bir şekilde 20 yaşına, hatta daha da üzerine ulaşabiliyorlar.
Kedinin yaşlanma durumunu daha doğru değerlendirebilmek için, insan yaşı ile kıyaslamakta yarar var. Durum aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
İnsan her zaman olumsuzluğun çaresini bulmaya çalışmıştır, sadece kendisi için değil, sevdiği hayvanlar için de. Gerçekten de son yüzyılda, özellikle gelişmiş ülkelerde, yaşam süresinin belirgin bir şekilde uzamış, olduğu görülebiliyor. Yaşlılık sürecinin daha iyi anlaşılması ve hastalıklarda tedavi olanaklarının artmış olması, bu durumun başlıca nedenleri.
Kediler burada öncelikli bir konumda görünüyorlar. Hangi nedenden ötürü? Herhalde beslenme gereksinimleri burada hiç de küçümsenmeyecek bir rol oynuyor. Kediler yemek yeme konusunda, köpeklere göre çok daha dikkatli ve bu yüzden de kolay kolay şişmanlamıyorlar. Köpekler, delicesine tıkınma eğilimindedirler, oysa kediler çok daha bi-Iiii9li şekilde yemek yerler. Kısırlaştırılmamışsa ve yeterli hareket olanağı var ise kediyi şişmanlatmak hemen hemen olanaksızdır.
Farklı hayvan türleri üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki, çok miktarda yemek yememek ömrü uzatabiliyor. Tabii ki dengeli beslemeyi unutmamak gerekir. Beslenme, ömrü uzatmanın ve yaşlığın getirdiği güçlükleri azaltmanın başlıca yolu. Önemli olan uzun yaşamak değil, sağlıklı ve uzun yaşamaktır.
Kediler, yaşlanmanın getirdiği güçlüklerle en kolay baş edebilen hayvanlardır. Yaşlanınca organizmada bir takım değişiklikler oluşuyor, bunların dıştan belirgin, bazıları ise gözle görülmeyen değişiklikler oluyor.
Her şeyden önce, yaşlılıkta susuzluk daha az fark ediliyor, bu da bedenin susuz kalmasına yol açabiliyor. Oysa kedi genelde zaten az su içer, bu yüzden de mamasına su katmak en iyi yoldur.
Öte yandan, bedenin ısı dengeleme yeteneği de kayboluyor, böylece de yaşlı hayvan ani ısı değişimlerine ve soğuğa karşı daha duyarlı olmaya başlıyor. Kedi, sıcak iklimlerin hayvanıdır ve soğuktan yaşlandıkça daha da çok olmak üzere nefret eder.
Yaşlanma ile birlikte bedende, kas kütlelerinin erimesi ile birlikte yağlanma artıyor; burada da daha az yağlı bir besinle ona yardım edebilirsiniz.
Koku alma ve tat alma duyulan da zayıflıyor, böylece hayvan kokusunu ve tadını alamadığı mamaları yemekten kaçınıyor.
Diş ve dişetlerinde hastalanmalar bu durumu daha da güçleştiriyor. Dişetlerine masaj yaptığı ve dişleri güçlendirdiği için sert yiyecekler - kuru mama gibi - diş ve dişeti sorunlarının ilerlemesini önleyebilir. Ancak başka çare kalmadığı zaman ona yumuşak ve kolay çiğneyip yutabileceği yiyecekler verin.
Karaciğer fonksiyonları da zayıflamaya başlıyor. İdrar ve dışkılamada güçlükler baş gösteriyor. Böbrekler, yaşlanmadan en çok etkilenen organlardır. Böbrek yetersizliği, kedi ölümlerinin başlıca nedenidir. Bu, özellikle erkek kedileri daha çok etkiliyor.
İleri yaşında da kedimizin sağlığını korumak köpeklerde de olduğu gibi, her şeyden önce doğru ve dengeli beslenmeye bağlı. En önemli etkenlerden biri kuşkusuz, bedenin aldığı kalori miktarı; gereğinden fazla yiyen hayvanlar, doğru ve yeterli miktarda beslenenlere göre daha kısa ömürlü oluyorlar. Hayvan sahibinin sorumluluğu, kedisi veya köpeğine anne sütünden ayrıldığı günden başlayarak doğru ve dengeli bir beslenme sunmaktır. Böylece ona daha uzun, daha sağlıklı ve yaşlılığın belirtilerinden daha az etkilenen bir yaşam sağlamak mümkündür.
• Dengeli ve doğru bir mama sunmak,
• Kuru mamayı - hayvanınızda diş ve dişeti sorunu var ise - ılık su veya süt ile ıslatın ve iyice yumuşamasını bekleyin, sonra hayvanınıza verin,
• A vitamini kemik ve kasları korur, E vitamini oksitlenmeyi önler ve hücreleri yeniler, Bl, B6 veB12 vitaminleri ise metabolizmayı canlandırır. Bu vitaminlerin mamadaki miktarını arttırın,
• Sodyum ve fosfor miktarlarını azaltın, çünkü böbrekleri yorarlar,
• Çinko miktarını artırın, tüy yapısını güçlendirir.
Yüksek kaliteli bir kuru mama ile besliyorsanız, özel olarak yaşlı kediler için hazırlanmış olanları seçin. Bu mamalarda tüm vitamin ve mineraller, protein ve yağ ile lif oranları yaşlı hayvanın tüm ihtiyaçlarını doğru biçimde karşılayacak şekilde dengelenmiştir.
Kedilerde de, köpeklerde olduğu gibi, iştahsızlıklar görülebilir. Ağızdaki yaralar, dişeti ve diş hastalıklarına bağlı olabilir. Yukarıda da tarif edildiği gibi ya kuru mamayı ıslatarak verin ya da daha yumuşak konserve gıdalar seçin. Günde tek öğün vermek yerine, iki öğüne bölerseniz, hayvanınızın iştahsızlığına rağmen yeterli besini almasını daha kolay sağlayabilirsiniz.
Pazartesi - Cumartesi: 10:00 - 20:00
Pazar: 12:00 - 17:00