Kedinin doğal merakı, yaşadığı ortamı algılamaya başladığı andan itibaren ortaya çıkar. Sürekli olarak en belirsiz hareketleri, en hafif sesleri bile araştırmak ister. Sadece bir gözü ve bir kulağı ile uyuduğu söylenir. Bunun dışında yeni nesneleri ve yeni yerleri de araştırır.
Dikkat! Merakı onun için tehlikeli sonuçlar doğurabilir, özellikle evin içinde.
Müstesna bir denge duyusu ile donatılmış olan kedi, en tehlikeli durumlarla bile baş edebilecek, gibi görünür. Dengesini korumak için kuyruğundan yararlanır. Bir kedinin her zaman dört ayağı üzerine düştüğü söylenir, çünkü son derece kısa bir süre içinde beyni ona düşmekte olduğunu söyler. Yine de, belirli bir yükseklikten sonra kazalar oluşabilir ve sonuçları da çok ağır olabilir. Eğer bir apartmanda oturuyorsanız, kediniz ip cambazlarını taklit etmeye bayılsa da, pencere kenarlarında dolaşmasına izin vermeyin.
Bunu herkes bilir: kedi bağımsız bir hayvandır. Sadece kendi kafasına göre yaşar, uyuyacağı ya da dinleneceği yeri kendi seçer, kendi istemedikçe okşanmasına izin vermez. Üstelik pek itaatkar da değildir. Bu bağımsızlık kedinin karakterindedir. Ama kediler sahiplerine ve yaşadıkları ortama son derece bağlıdır. Kediler, yeni bir eve taşınıldığında veya sahipleri değiştiğinde çok sarsılırlar.Özellikle bazı kedi ırkları sahiplerine aşırı derecede bağlıdır ve ona "köpek-kedi" denir.
Dişi ve erkek kedilerin cinsel faaliyetleri mevsimseldir. İlkbaharın başları ve sonlarında çok yoğundur ve yaz ile sonbahar boyunca devam edip kışın durulur. Cinsel davranışlar ergenlik döneminde oluşur (6 ila 8 aylıkken, erkeklerde biraz daha geç olabilir).
Apartmanlarda yaşayan dişi kediler, doğada serbestçe yasayanlara göre daha az kızgınlık yaşar. Bu dönem sırasında, feronem denilen ve erkek kedilerin algıladığı kimyasal maddeler salgılarlar. Bunun dışında garip biçimde miyavlarlar ve sırt üstü yuvarlanırlar. Dişi bir kedi pek çok erkek kediyi çağırabilir ve onlar da çiftleşebilmek için birbirleri ile savaşmak zorunda kalırlar. Aralarında yalnızca bir tanesi, yani kazanan onunla çiftleşmeye hak kazanır.
Kediler her yaşta oyun oynar. Bu, sağlığının yerinde olduğunun da bir işarettir. Sizin türlü oyun çağrılarınıza severek katılırlar ve bir kaç kedi bir arada yaşıyorsa birbirleri ile de oynarlar.
Ayakları üzerinde durmayı öğrendikleri andan itibaren, yavru kediler oyun oynamaya başlar.Üç haftalık olduklarında, birbirlerine tırmanarak, saldırarak üstünlüğü ele geçirmeye çalışırlar. Tüm bu saldırın oyunlarını anne göz ucuyla izler ve aşırılığa kaçılmamasına dikkat eder.
Bir aylık olduklarında yavrular avcı davranışları göstermeye başlar: avcı içgüdüleri uyanır. Koşar, zıplar, bir top ile oynar, nesneleri elleri ile yakalar ve onu bırakmak istemezler.
Yetişkin olunca kedi daha az oynar, sakinleşir, ama tüm yaşamı boyunca bir oyuncu olarak kalır. Özellikle bazı ırklar. Oyun, kedi ile sahibi arasındaki ilişkinin sağlığı için önemlidir. Bunun dışında, olabildiğince çok oynaması için onu cesaretlendirmelisiniz, ki fiziksel ve psikolojik sağlığını koruyabilsin.
Tabii ki miyavlamaları vardır, ama onlara dikkat ettiğinizde, kedinizin son derece hassas ve zengin ifade yöntemlerine sahip olduğunu göreceksiniz.
Kulaklarına bakın: kulakları size kedinizin o anki duygularını söyler. Onları hafif öne doğru çevirmişse, güven içinde olduğunu belirtir. Aksine, bir ses ile dikkat kesilmişse, kulaklarını arkaya çevirir. Eğer korkuyor ve savunma halinde ise de, kulaklarını arkaya yatırır.
Kuyruğunu hafif hareketlerle sallıyorsa, bu öfkeli olduğu anlamına gelmez. Ama eğer kuyruğu hızla sallanıyorsa, bu öfke ya da korku belirtiyor, olabilir. Dostça duygular içindeyse, kuyruğunu rahat bırakır. Öfke halinde, kuyruğu karnına doğru bir yarım daire oluşturur ve öfkeli bir miyavlama sesi çıkartır.
Tükürür ya da tıslarsa, öfkelendiğindendir. Tırnaklarını çıkartırsa, artık saldırıya hazır demektir.
Sevgisini göstermek için, burnu ya da elleri ile size hafifçe dokunur, burnunu şefkatle üzerinize sürter, bacaklarınıza sürünür ve mırıldanır.
Kedi, temizliği için uzun saatler harcar. Belirli bölgeleri üzerinde durarak düzenli biçimde bedenini yalar. Ellerini tükürüğü ile ıslatıp yumuşak bir biçimde yüzünü ve başını temizler. Kulaklarının arkasını da temizlemeye özen gösterir. Dişleri ile tüy kıtıklarını ayıklayabilir. Parmak aralarındaki bölgeleri de temizler.
Yavru kedi, yaklaşık üç haftalık olduğunda temizlik yapmaya başlar. Anne de yavrularını temizlemek, onlara güven vermek için onları yalar.
Kediniz temizlenmeyi bırakırsa, endişelenmeniz gerekir. Bu, veteriner hekiminize bildirmeniz gereken bir hastalığın ilk işareti olabilir. Kedinin temizliği, çok küçük yaşta aldığı tuvalet terbiyesi ile de kendini gösterir. Yavru kedinizi mümkün olduğunca çok ve düzenli olarak tuvalet kutusuna götürün.
Bölgesini belirler ve üç bölüme ayırır.
Birinci bölüm, uyuduğu yerdir ve kimse asla bu bölgeye giremez. Bu, kedinin kendisini tehlikede hissettiği veya rahatsız edilmek istemediği zamanlarda çekildiği bir yerdir.
İkinci bölüm, kedinin yaşadığı yerdir. (apartman veya bahçeli ev) Bu başka kediler veya insanlarla paylaştığı, ama yabancılara karşı da son derece şiddetle savunduğu bir bölgedir.
Son olarak üçüncü bölüm, av, tanışma ve üreme bölgesidir. Burası, kedinin saldırganlığının en üst düzeye ulaştığı yerdir. Bu bölümün boyutları değişebilir. Eğer kedi yalnızca apartman içinde yaşamışsa, bu üçüncü bölüm hiç olmayabilir. Ama tersine bazı kediler bu bölüme öylesine bir önem verebilirler ki, sürekli saldırganlık halinde yaşarlar.
Bölgenin işaretlenmesi, kedinin toplumsal yaşamında büyük önem taşır. Kediler, bölgelerini farklı yöntemlerle işaretleyebilirler, işaretlemeye yarayan bilgiler, görsel veya kokularla olabilir.
Bu işaretleme, bölgesine girebilecek yabancıları geri çevirmeye yarar. Bir tür uyarıdır, ama girişi engellemez. İşaretleri, belirli yerleri tırmalayarak bırakır, genellikle, ağaçların altları, eşyaların ayaklan veya kapıların altları. Bunun dışında tüm bedenini de, kokusunu bırakmak için belirli yerlere sürtebilir.
Duvarlara, eşyalara veya nesnelere bıraktığı idrar işaretleri ise tüm erkek kedilerde, dişilerde olduğundan daha sık ve daha önemlidir, kızgınlıktaki bazı dişi kedilerde bunu yapsa bile.
Bölgenin korunması, kısırlaştırılmış erkek kedilerde diğerlerine göre çok daha zayıf bir dürtüdür. Mutlaka kavgaya dönüşmesi gerekmez. Çoğu zaman, daha üstün olan kedi diğerini saldırgan tutumu ve şiddetli miyavlamaları ile ürkütür.
Eğer kedinin bölgesi, yaşadığı apartman dairesi ise, değişik 'yabancılara', yani insanlar veya başka hayvanlara karşı da korunabilir.
Bir yavru gurubunda, çok kısa bir sürede diğerlerinden daha üstün olan yavruları fark edebilirsiniz. Bir arada yasayan birkaç kedi, birinin üstünlüğü altında diğerlerinin ona boyun eğdiği toplumsal bir düzen oluştururlar. Oluşturulan bu hiyerarşi zaman zaman değişebilir ve bazen üstün olan kedi bir süre için bir diğerinin boyunduruğu altına girebilir. Üstün olan kediler her zaman diğerlerinden önce yemek yer. Kısırlaştırılmış kediler, genelde boyun eğenlerdir. Kızgınlıktaki dişi bir kedi,etrafında dönen erkek kedilere hükmeder.
Kedi, istediklerini anlatabilmek için miyavlamasını değiştirmeyi çok iyi bilir. Herhangi bir şey istemek için, yumuşak ama inatçı bir ses tonu seçer. Daha derinden ve sık sık tekrarlanan bir ses ise sabırsızlığını belirtir, özellikle acıktığı zamanlarda. Onu okşadığınızda, mırıldanmaya dönüşen kesik sesler çıkartabilir ve bu şekilde memnuniyetini bildirir. Çığlığa benzer miyavlamalar çiftleşme veya kavga durumlarında kullanılır. Aynı zamanda korku da belirtebilirler. Bir dişiyi cezbede bilmek için, erkek kedi sabırsız bir şekilde miyavlar. Ama eğer miyavlama daha ciddi, daha öfkeli bir şekle dönüşürse, kedi, kurtulmak istediği bir yabancı ile karşı karşıya, demektir. Yavru kediler, ancak 6 ila 8 aydan sonra miyavlamak konusunda ustalaşırlar.
Mırıldanmalar, kedinin içinde bulunduğu durumdan duyduğu memnuniyeti ifade eder.
Yavruyken annesinin memesinde iken veya annesi tarafından yalanırken mırıldanır. Yavru annesine muhtaçtır; yetişkin olduğunda sahibine muhtaç olur. Mırıldanma, kedinin bir şey istediğini de ifade edebilir. Örneğin, karnının doyması gibi hoş bir anı da takip edebilir veya uyumak için rahat bir yere çekildiğinde de duyulabilir. Sahibi onu kucağına alıp okşadığında. devam etmesini istediğini belirtmek için de mırıldanabilir. Sahibi eve döndüğü zaman, hoş geldin anlamında da mırıldanabilir. Ama mırıldanma aynı zamanda bir hastalık sırasında, kedi acı çektiğinde, veteriner hekimde veya ölmesinden hemen önce de duyulabilir.
Kedi, yaşamının % 70'ini uyuyarak geçirir. Bu, onun en başlıca faaliyetidir. Uyandığında müthiş bir enerji harcar. Bunun için de çok uykuya ihtiyacı vardır. Uyumak için tek bir yer seçmez; tam tersine, uyku yerini arzusuna, güneşin durumuna, odanın sıcaklığına göre değiştirmekten hoşlanır. Hafif bir kestirme için, karın üstü yatar, ama daha derin bir uyku için çekildiğinde, yan yatar. Sırt üstü de yuvarlanabilir. Kedi, çok kolay uyur, ama bazen sanki heyecanlanır. Hafifçe kıpırdanır ve daha hızlı solumaya başlar. Endişelenmeyin: yalnızca rüya görüyordur.
Yön bulma duyusu, altıncı duyu mu? Kedi, yolunu kaybetmeden pek çok kilometre yol alıp, yola çıkış noktasına geri dönebilir. Kuşkusuz, geri dönmesini sağlayan şaşırtıcı bir görsel hafızaya sahip. Yine de, sahiplerine geri dönebilmek için öylesine uzak yolları nasıl bulabildiğini açıklamak çok güç.
Yaşlılık, on yaşına doğru başlar. Kedi daha sakindir, daha çok uyur, daha yavaş hareket eder. Sanki rolantide yaşamaya başlamıştır. Yemek konusunda ise çok daha kaprisli olur. iştahı kesilir. Temizliğine daha az özen gösterir ve çok daha az yıkanır. Yaşlı kedinize, dinlenmek için geri çekilebileceği çok sessiz bir yer ayarlayın. Temizliğinde, tüylerinde oluşabileceği kıtıkları bir makasla keserek yardımcı olun ve düzenli olarak veteriner hekiminize götürün.
Pazartesi - Cumartesi: 10:00 - 20:00
Pazar: 12:00 - 17:00