Kırım-Kongo Kanamalı Ateş (KKHA),keneler tarafından taşınan Nairovirüs isimli bir virüs etken tarafından oluşan bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir.
Hastalık yeni bir hastalık değildir ,12.yüzyıldan beri bilinmektedir. Tarihte ilk olarak Tacikistanda görülmüştür.Hastalığı ilk olarak İsmail El Cürcani ‘kara böcekler ile taşınan kara hastalık ‘ olarak tanımlamıştır.
1944 yılında Kırımda görülmüş ve kırım kanamalı ateşi olarak tanımlanmıştır. 1956 da Kongoda görülen hastalığın, 1969 yılında Kırım kanamalı ateşi ile aynı olduğunun farkına varılmış ve hastalık bu tarihten itibaren Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ismiyle anılmaya başlanmıştır.
Bulgaristan, Makedonyaa, Pakistan, Irak, Afganistan, İran, Kosova, Kazakistan, Sahra altı Afrika ülkeleri, eski Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Yunanistan, Arap yarımadası, Dubai, Kuveyt, Çin ve Moritanya'da salgınlar yaptığı bildirilmiştir. Hastalık 2002 yılından beri ülkemizde görülmektedir.
Keneler otlaklar, çalılıklar ve kırsal alanlarda yaşayan küçük oval şekillidir. 6-8 bacaklı, uçamayan, sıçrayamayan hayvanlardır. Hayvan ve insanların kanlarını emerek beslenirler ve bu sayede hastalıkları insanlara bulaştırabilirler. Kan emdikçe şişerler.
Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak mayıs ve ekim arası görülmesine rağmen, değişik aylarda da görülebilir.
Hayvanlardan insanlara keneler ile bulaşan bir enfeksiyondur. Virus her cins kenede bulunmaz. Kırım-Kongo Hemorajik Ateşi virüsü genellikle insanlara Hyalomma cinsi keneler ile bulaşır. İnsanlar virüsü ya enfekte kenelerin ısırması ile, ya da viremik hayvanların kesilmesi sırasında hayvana ait kan ve dokulara temas ile almaktadır. Kenelerin ve keneler kan emdiğinde bulaşmayı sağlayacak kanında virüs bulunan hayvanların bol olması salgın için önemli bir faktördür. Virus hasta insanların kan ve diğer vücut sıvılarıyla bulaşabilir. Virüs ile bulaşmış keneler, kan emişini tamamladıktan sonra ayrılırken bir sıvı salgılarlar. Virüs genellikle bu sıvı ile bulaşır. Henüz ergin olmamış Hylomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde muhafaza eder; ergin kene olduğunda da hayvanlardan ve insanlardan kan emerken bulaştırır.
Hastalık genellikle meslek hastalığı şeklinde karşımıza çıkar.
• Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar
• Veteriner Hekimler
• Kasaplar
• Mezbaha çalışanları
• Deri fabrikası çalışanları
• Sağlık personeli özellikle risk gurubudur.
• Kamp ve piknik yapanlar
• Askerler , izciler
Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını takiben kuluçka süresi genellikle 1-3 gündür; bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir.Hasta kişilerin enfekte kan, ifrazat veya diğer dokularına doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5-6 gün, en fazla ise 13 gün olabilmektedir.
• Ateş
• Halsizlik , iştahsızlık
• Karın ağrısı, kusma
• Kollarda bacaklarda ve sırtta şiddetli ağrı
• Yüz ve göğüste kırmızı döküntüler
• Gözlerde kızarıklık
• Gövdede , kollarda ve bacaklarda morluklar
• Burun kanaması,
• Dışkıda ve idrarda kan görülmesi
• Diş etlerinde kanamalar
Ölüm genellikle hastalığın 2. haftasında karaciğer ,böbrek yetmezliği ve solunum yetmezliği sonucu gelişir.
Tedaviye alınan hastaların %10 nun da ölüm görülmektedir. Kurtulan hastalar ömür boyu bağışık kalmaktadırlar.
KKKA virusu kenelerin konakladığı hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda; bazen hafif ateş çıkabilir, bunun dışında hastalık belirtisi görülmemektedir. Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında taşıyıcıdırlar.
Kanda virüse karşı oluşan antikorların taranması tanı için en sık kullanılan yöntemdir. Bu göstergeler hastalığın başlangıcından sonra 6. günden itibaren belirlenebilir.
Kenelerin kan emişi genellikle uzun bir süreçtir. Sinekler gibi hemen sokup kısa sürede kan emişini bırakmazlar. Kan emmeye başlayan kene, ağız kısmındaki hortumunu cilt içine sokar ve doyuncaya kadar çıkartmaz. Bu hortum, geri çıkışı engellemek için çıkıntılar içerdiğinden kolay çıkmaz. Bu nedenle keneyi çıkartmak için zorlamamak gerekir. Çok zorlandığında sıvıyı erken salgılayıp virüsü bulaştırabilir veya boru kısmı koparak cilt içinde kalabilir. Ayrıca, zorlama kenenin patlayarak enfekte sıvı ve kanının cildimizdeki çiziklerden ya da gözümüze sıçrayarak bulaşmasına yol açabilir.
Bu nedenle vücuda yapışık kene görüldüğünde bir cımbızla ağız kısmından tutularak yavaşça sağa-sola oynatılıp bir vida gibi çıkartılmaya çalışmalı ya da bir sağlık kurumuna başvurularak çıkartılması sağlanmalıdır. Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp, alkolle temizlenmelidir.
Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, kolonya, gazyağı v.b) dökülmemelidir,sigara veya kibritle yakılmamalıdır.. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına sebebiyet vereceğinden hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır.
Günümüzde hastalığın kesin bir tedavisi ve etkili bir ilacı mevcut değildir. Sadece belirtilere yönelik tedavi yapılabilmektedir.
Hastalığın bulaşmasında keneler önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle kene mücadelesi önemlidir fakat oldukça da zordur.
• İnsanlar kenelerden uzak tutulabilir ise bulaşma önlenebilir. Bu nedenle de mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınmak gerekir.
• Yeşil alanlara giderken böcek kaçırıcı sıvı ve jeller cilde sürülebilir veya giysilere emdirilebilir.
• Kenelerin yoğun olabileceği çalı, çırpı ve gür ot bulunan alanlardan uzak durulmalı, bu gibi alanlara çıplak ayak yada kısa giysiler ile gidilmemelidir.
• Bu alanlara av yada görev gereği gidenlerin lastik çizme giymeli ve pantolon paçalarının çorap içine almalarıdırlar.
• Görevi nedeni ile risk grubunda yer alan kişilerin hayvan ve hasta insanların kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınmalı , eldiven, önlük, maske giyerek önlem almalıdır.
Pazartesi - Cumartesi: 10:00 - 20:00
Pazar: 12:00 - 17:00